Content
- Bilimsel Futbola Başlama Vuruşu: Sosyal Bilimlerin ‘Ayaktopu’ ile İmtihanı
- Stadyumların Coşkusu: Taraftar Kültürünün Futbol Maçları Üzerindeki Sosyal Etkileri
- “Edebiyatta Buluşma XIII – “Edebiyatımızda Çocuk-luk”
- UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024
- Ankaragücü’nde oyun sistemine “taraftar” etkisi
- Futbol sadece bir “Oyun” mu? Futbol ekonomisi ve Uluslararası bahis şirketleri üzerine bir değerlendirme
- Futbolun Toplumsal Değişim Aracı Olarak Rolü
- Teknolojinin Sahada Oyunu: Video Yardımcı Hakem Teknolojisinin Rolü
- Futbol Ligleri
- Televizyondan Tribüne: Futbolun Medyatik Dönüşümü
- Futbol Arenası: Toplumsal Bağları Güçlendiren Bir Mekân mı?
- Sosyal Bilimler
- NUTSUBİDZE PLATOSU/TİFLİS: Sovyet zaman tüneli
Futbola adeta toplumumuzu bir arada tutan tutkal işlevi yüklenmiş ve devlet gençleri ‘futbol’ kanalıyla kazanmaya çalışmıştır. Bunun sağlanabilmesi için de olağanüstü hal valileri, emniyet müdürleri devreye sokulmuş, terörün açtığı yaralar futbol ile sarılabilmesi için devletin her türlü olanağı seferber edilmiştir. Askeri yönetim gençleri terör belasından uzaklaştırmak için futbolun çekiciliğinden yararlanmış, depolitizasyon sürecinin sağlanması için futbol ve futbol sahaları kullanılmıştır.
Bilimsel Futbola Başlama Vuruşu: Sosyal Bilimlerin ‘Ayaktopu’ ile İmtihanı
- Bu sporun, sadece saha içinde değil, aynı zamanda saha dışında da derin etkileri vardır.
- Ancak sadece bir oyun olmanın ötesinde, futbolun toplum üzerinde derin ve pozitif etkileri vardır.
- O yüzden popülist kültüre ve kitle kültürüne bel bağlayarak bir algı oluşturarak kendi kamusal alanlarını kurmaya çalışıyorlar.
- Futbolda, taraftar her iki takımdan birini destekleyen bireylere verilen isimdir.
- Bir futbol takımını desteklemek, bir kişinin kendisini bir topluluğun bir parçası olarak hissetmesini sağlar.
- Ancak özellikle İngiltere ve Yunanistan ile olan tarihsel münasebetlerimiz nedeniyle bu ülkelerin gerek milli takımları ve de gerekse kulüp takımları ile yapılan müsabakalardaki atmosfer ve gerilim daha farklı bir biçimde tezahür etmektedir.
Bu etkinliğin sağlamış olduğu toplam gelire bakıldığında ise yaklaşık 100 milyon avroluk bir katkı olduğu belirtilmektedir. Bu potansiyele sahip bir endüstrinin ülkelerin turizm hareketine katkıları da düşünüldüğü gibi oldukça yüksektir. Özellikle ulusal futbol liglerini takip eden insanların iç turizme katkısı daha fazladır. Yapılan bir araştırmada futbol için seyahat eden turistlerin tatil amaçlı seyahat eden turistlerden üç kat daha fazla harcama yaptığı görülmektedir. Bu potansiyelin farkında olan birçok büyük futbol kulübü stadyumları bir müze gibi maç olmadığı dönemlerde taraftarların gezmesi için organize ederek, ziyaret başına ücret almaktadır. Örneğin, İngiltere futbol liginin önemli takımlarından Manchester United’ın mabedi Old Trafford’u gezmenin ücreti 23 Euro.
Stadyumların Coşkusu: Taraftar Kültürünün Futbol Maçları Üzerindeki Sosyal Etkileri
Futbol, bireylerin kendilerini ifade etme ve toplumlarıyla bağ kurma yoludur. Özellikle uluslararası turnuvalar, milli kimlik duygusunu güçlendirir ve insanları bir ulus olarak bir araya getirir. Maç öncesinde ve devre aralarında çalınan müzikler, taraftarları ritme sokar ve enerjiyi yükseltir. Bazı takımların marşları ise adeta kültürel bir fenomen haline gelmiştir; taraftarlar maç boyunca bu marşları coşkuyla söyler, tribünlerde birlikte dans ederler. Bu bağlamda, futbolun medya üzerindeki büyüsü, kültürel dönüşümün izlerini açıkça göstermektedir.
- Futbol ve futbolun dilini yansıtan futbol haberleri bu açıdan yeniden incelendiğinde, söylemin önemli ölçüde dolaşıma girdiği ve toplumsal hayatın en uç noktalarına kadar ulaştığı bir iktidar mekanizmasının işlemekte olduğu, geniş ve yaygın bir alan ile karşılaşırız.
- Arslan, Ankaragücü’ne gönül veren taraftarın içinin rahat olması gerektiğini, kulübün ve takımın emin ellerde olduğunu dile getirdi.
- İstisnasız her kentin, büyük ilçelerin takımlarının bu ligde mücadele etmesinin sağlanması ile “herkes futbol sevdasına dalacak, kafalar başka hiçbir şey için yorulmayacaktır”(Kozanoğlu,169).
- Bu konuda en çarpıcı örnek Yunanistan milli takımı ile oynanan karşılaşmalar sonrasında atılan başlıklardır.
- Bu kulüplerin ulvi çıkarları doğrultusunda yapılacak yayınlarla taraftar kitlelerine ‘en doğru!
- Tribünlerdeki tezahüratlar, takımlar için sadece destek değil, aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet ifadesidir.
- Özellikle erkeklerin ‘kendilerine’ ait bir alan olarak gördükleri ve bu alan içerisinde kendilerini özdeşleştirdikleri, kimlik edindikleri spor / futbol dünyası medyanın en sık kullandığı alandır.
“Edebiyatta Buluşma XIII – “Edebiyatımızda Çocuk-luk”
Adorno ve Horkheimer’ınkilere benzer bir fikir de Umberto Eco (1986) tarafından dile getirilir. Eco, sporun -özellikle de futbolun- “pazar günkü futbol maçıyla devrim yapmaları” istenen toplumun öfkesini yatıştırdığını söyler. Eco, emekçilerin eleştirel düşünme ve hareket etme kabiliyetlerinin böylece etkisizleştirildiğini savunur. Adorno, Horkheimer ve Eco için sporun gerçekte tek bir sonucu vardır; toplumdaki emir alanlar üzerindeki baskının sürekliliğinin ve tekelci kapitalizme uyumun sağlanması.
UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024
Toplumsal yaşam bir bütündür ve bu bütün içerisindeki tüm kurumsal örgütlenmeler birbirleri ile bağımlıdırlar. Yani, futbolumuzda yaşanan kirlenme sadece futbolun ortaya çıkardığı bir durumdan ibaret değildir. Futbolun medya tarafından yaygın bir şekilde izlenmesi, sporcuların ve kulüplerin uluslararası arenada tanınmasını sağlar. Bir gol anında kameranın zoom yaparak futbolcunun yüzündeki ifadeyi yakalaması, milyonlarca izleyiciye duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar. Bu bağ, taraftarların oyuncularla empati kurmasını ve futbolun duygusal bir deneyim olmasını sağlar. Ancak günümüzde futbol sahalarında sadece sporcular değil, aynı zamanda kameralar da önemli bir rol oynamaktadır.
- Bu şehir iki bin yıldır, ihtimal daha eski zamanlardan beri, hep bu yüzden güçlü heyecanların, ruhların çarpıştığı bir şehir olmuştur.Kadıköy’e, karşı tarafın en önemli merkezi demek yanlış olmaz; ismi Kalkedon’dan gelir ve bilinir ki Körler Ülkesi anlamına gelir.
- Sahadaki on bir kişinin temsilcileri olarak, on binlerce taraftar tribünde yerlerini alır.
- Gelecekte, yapay zeka destekli analizlerden artırılmış gerçeklik uygulamalarına kadar pek çok yeni teknoloji, futbolun medyatik dönüşümünde daha da ileriye götürecektir.
- Futbolun bu aşamaya getirilmesinde Türkiye’nin Özal hükümetleri sonrasında tanıştığı tüketim toplumu anlayışı ve bu anlayışın değerlerini içeren politikaların uygulanması yatmaktadır.
- Kültürel olanın ekonomik olandan ayrı tutulamadığı bu yeni dönemde kültür sanayileri(kitle iletişim araçları, turizm, boş zaman faaliyetleri, spor) ekonomi açısından vazgeçilmez faaliyetler haline dönüşmüşlerdir.
Ankaragücü’nde oyun sistemine “taraftar” etkisi
FSG, Körfez sermayesinden farklı olarak, Manchester City’deki gibi bir halkla ilişkiler projesi olmadığı yani paraları saçıp savurmadığı için, büyük vaatlerde de bulunmuyor. Onlar daha çok rasyonel iktisadî işletme karakterinde, yani kulüp kültürüne daha uygun. 2018 Şampiyonlar Ligi finalinde iki berbat gol yiyen kaleci Karius’u, maçtan sonra takımdan kimse teselli etmemişken, bir hazırlık maçında oyuna girerken özel olarak uzun uzun alkışlamalarını da ekleyelim şıklıklarına. Takımları aleyhine homurtu bile çıkarmama, asla ezbere şarkı söylemeyip sahada olup bitene anında reaksiyon verme geleneği, Liverpool taraftar kültürünün yapıtaşları. Yüzyıl sonlarında İngiltere kulüplerinin hisse sahiplerinin yüzde 15’inden fazlası birahaneci-meyhaneci imiş.
Futbol sadece bir “Oyun” mu? Futbol ekonomisi ve Uluslararası bahis şirketleri üzerine bir değerlendirme
Televizyonlar, radyolar ve daha sonra dijital platformlar sayesinde futbol maçları ve turnuvaları dünyanın her yerine canlı olarak yayınlanmaktadır. Bu, sporun global çapta yayılmasını sağlarken, futbolcuların ve kulüplerin uluslararası üne kavuşmasına da katkı sağlamıştır. Futbol, sadece bir spor değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekonomik açıdan önemli bir fenomen olarak varlığını sürdürmektedir.
Futbolun Toplumsal Değişim Aracı Olarak Rolü
Bu ortamlar, insanların ortak bir amaç etrafında bir araya gelmesini sağlar ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir. Örneğin, bir ülke milli takımının başarısı, ulusal gururu artırabilir ve toplumu birleştirici bir faktör olarak rol oynar. Bu bağlamda, futbolun sanat, müzik ve popüler kültürle buluşması, sadece bir spor etkinliği değil, aynı zamanda toplumsal bir olay haline gelmiştir. Tribünlerdeki coşkulu atmosfer, sanatın ve kültürel ifadenin güçlü bir örneğidir.
Teknolojinin Sahada Oyunu: Video Yardımcı Hakem Teknolojisinin Rolü
İspanya’nın köklü takımlarından Real Madrid’in stadı Bernabeu için bu ücret 19 Euro Barcelona’nın evi Nou Camp için ise, 23 Euro olarak belirlenmiştir. Barcelona futbol takımının boş stadyuma düzenlenen gezilerden sağladığı yıllık gelir 50 milyon Euro’dan daha fazladır. Mutlaka bu gelirleri sağlamanın yolu başarılı bir lig imajı oluşturmaktan geçmektedir. Liglerin futbol kalitesinin belirli bir seviyeye getirilmesi ve Dünya tarafından izlenmesinin sağlanması uzun bir periyotta farklı ölçütlerin sağlanmasıyla başarılabilir.
Futbol Ligleri
Aktif olan genç mahallelilerin yanında yaşı ilerlemiş olan taraftarlar da genel olarak aynı mahallelerden gelen insanlardan oluşmaktadır. Yaşı artık sürekli tezahürat yapmaya veya harekete uygun olmayanlar özellikle Gecekondu’nun yanında ‘ihtiyarlar’ olarak anılan yerde veya ‘maraton’da daha az ses çıkaran ama daha eski taraftar kimlikleriyle tribünleri doldurmaktadırlar. Brezilya’da da (Izidor ‘Dori’) Kürschner ve (Imre) Hirschl gelene kadar tembel ve gevşek bir futbol anlayışı vardı. Hirschl 30-40’lar arası Arjantin’de, ülke futbolunu ‘WM’ ve ‘WW’ ile tanıştırdı… Hirschl bunu 1936’da yapmıştı ama insanların bunu konuşması için üç yıl geçmesi gerekti. Ne zaman ki 39’da Arjantin-Brezilya özel maçı oldu, o zaman insanlar “Aaaa, demek buymuş” dedi. Ve o ana kadar Hirschl yalnızdı… Yani maçların veya özetlerinin defalarca yavaş çekimle izlendiği zamanlardan bahsetmiyoruz.
Futbolun Coşkulu Sahnesi: Taraftarların Sosyal Etkileşim ve Katılımı
Kültürel yaşamı etkileyen popüler etkinliklerin yaratmış olduğu dil ve söylem, sadece o alanla sınırlı ve o alana özgü olarak kalamaz. Toplumsal pratik içerisinde yaratılan bu alana özgü dil ve söylem, medyanın etkisi ile dolaşıma girer ve daha geniş kitlelerin kendisinden haberdar olduğu, yaşantısına aktardığı ve ister benimsesin isterse benimsemesin kullanır hale geldiği kelimelere dönüşürler. Toplumsal yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi spor (politika, bilim, sanat, vb) da bir toplumsal mücadele aracıdır. Toplumsal yaşam içindeki çelişki, çatışma ve uzlaşmaların yaşandığı bir alan olmasına karşın spor / futbol alanına ait haberlerin kamuoyuna duyurulmasında sanki başka bir dünyadan haberler veriliyormuş gibi bir ortam yaratılmaktadır. Böylesi bir aktarım tarzı ise sporun politikadan ayrı/nötr bir alan olduğu düşüncesinin bir ‘ortak duyu’ olarak kabul edilmesine yol açar. Maç günleri, insanların farklı sosyal ve ekonomik arka planlardan gelerek birlikte stadyumlarda veya televizyon başında heyecanla takımını desteklediği zamanlardır.
Bu ortak tutku, insanları birbirine bağlar ve ortak bir amaç etrafında birleştirir. Maç günleri, şehirlerdeki sokakları dolduran coşkulu kalabalıklar, futbolun toplum üzerindeki etkisini açıkça gösterir. 13 senedir futbolun birebir içinde çalışan bir profesyonel olarak, sayısız stada girdim çıktım, kulüplerle takımlarla çalıştım ve taraftar gruplarıyla iletişim kurdum.
Artık genç kızlar, futbolun bir tutku ve kariyer olarak da seçilebileceğini görmekte ve bu doğrultuda adımlar atmaktadırlar. Futbol sahasında kadın oyuncuların sayısındaki artış, gelecekteki kadın sporcuların potansiyelini ve yeteneklerini keşfetme yolunda önemli bir adımdır. Ancak, stadyumlar aynı zamanda potansiyel ayrışma noktaları olarak da işlev görebilir.
Televizyondan Tribüne: Futbolun Medyatik Dönüşümü
Taraftarlar, tribünleri doldurduklarında, takımlarının renklerini gökyüzüne kadar yükseltirler. Bu, sadece bir spor etkinliği değil, aynı zamanda bir toplumsal kutlama ve dayanışma örneğidir. Stadyumlarda yaşanan atmosfer, taraftarların coşkusu ve bu coşkunun yarattığı renk cümbüşü, birçok insan için bir tutku haline gelmiştir. Taraftarlar, takımlarını desteklemek için renkli bayraklar, atkılar ve boyalı yüzleriyle stadyumları adeta birer sanat eserine dönüştürmektedirler. Turizm açısından oldukça önemli olan futbol turizminin ortaya çıkmasında etkili olan liglere bakıldığında Dünya Kupası, UEFA maçları gibi geniş ölçekli ve uluslararası etkinlikler gelmektedir.
Futbol Arenası: Toplumsal Bağları Güçlendiren Bir Mekân mı?
Mafya, federasyon seçimlerinde etkili olmakta, hakem atamalarına karışmakta, maç sonuçlarına etkide bulunabilmektedir. Futbol sahalarında yaşanan şiddet ve kokuşmuşluk çarkı içinde kimlerin nasıl yer aldığı konusunda bilgi sahibi olan futbol medyası da bu duruma karşı yeterince sesini yükselt(e)memektedir. rexbet giriş Medya, kullandığı dil ve söylemler aracılığı ile ideolojinin ve birtakım değer, rol ve statü kalıplarının toplumsal yaşama aktarılmasında aracı olmaktadır. Ayrıca, medyanın özellikle uluslar arası karşılaşmalarda takındığı tavır, kimliklerin şekillenmesinde etkilidir.
Tribündeki taraftarlar arasındaki dayanışma ve birlik duygusu, sadece futbol maçlarında değil, aynı zamanda günlük yaşamda da önemli bir rol oynar. Bu nedenle, futbol, sadece bir spor etkinliği değil, aynı zamanda toplumsal kimliklerin ve ilişkilerin şekillendirilmesinde kilit bir faktördür. Futbolun 1980’li yıllarda ön plana geçmesinde dünyada yaşanan ekonomik gelişmelerin ve bu gelişmeleri sağlayan ideolojik yapı ile futbol arasındaki birlikteliğin son derece önemli bir yeri bulunmaktadır. 1980’lerde tüm dünyada yaşanan liberal dalga futbolu da etkilemiş ve futbolun metalaşma sürecinin hızlanmasına neden olmuştur. Kültürel olanın ekonomik olandan ayrı tutulamadığı bu yeni dönemde kültür sanayileri(kitle iletişim araçları, turizm, boş zaman faaliyetleri, spor) ekonomi açısından vazgeçilmez faaliyetler haline dönüşmüşlerdir. Tüketim ideolojisi ve yaşam tarzının kitlelere benimsetilmesinde kitleleri etkileme gücü hayli yüksek olan futboldan yararlanılmıştır.
Örneğin, 2010 yılında Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupası, ulusal birlik ve barış mesajlarıyla birlikte, farklı etnik grupların bir araya gelmesini sağlayarak ülke içindeki sosyal uyumu artırdı. Futbolun küresel etkisi, her yaştan insanın katılımını teşvik eden ve coğrafi sınırları aşan bir etkiye sahiptir. Dünya Kupası gibi büyük turnuvalar, milyonlarca insanı bir araya getirir ve farklı kültürlerin birbiriyle etkileşimini sağlar. Örneğin, Brezilya’nın samba ritimleriyle dolu coşkulu tribünleri veya Arjantin’in tangosuyla süslenmiş zafer kutlamaları, futbolun kültürel zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtır.
Kültür, insan ve toplumların gelişim süreçlerinde, olay ve olgulardaki etkileşimleri sayesinde kurumsallaşan tavırlarıdır. Kültür, bu tavırlar neticesinde oluşan yaşam biçimlerini ve süreç içerisinde elde ettikleri kazanımları ifade etmek için de kullanılır. Bu noktada kültürün tarihsel, coğrafik ve sosyal niteliğinden bahsetmek zorunluluktur. Futbol maçlarının düzenlendiği günler, şehirlerde ekonomik canlılık yaratır. Maç günlerinde stadyumların çevresindeki restoranlar, kafeler ve mağazalar yoğun ziyaretçi akınına uğrar. Bu durum, yerel ekonomiye olumlu katkı sağlar ve işletmeler için önemli bir ticari fırsat yaratır.
1996 yılında Avrupa şampiyonasına katılma ile başlayan yeni dönem Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA kupasını ve Süper Kupayı alması ile yükselişe geçecek ve dünya üçüncülüğünün kazanılmasına kadar sürecektir. Türkiye’de futbol Batıya/Avrupa’ya karşı kendi içine döndüğü 1980’lerin ortasına kadar kendi içimizde oynadığımız , sınırların dışına çıktığımızda ise şerefli yenilgilerle döndüğümüz bir yapıyı, batıya hayranlığı/öykünmeyi temsil eden bir alandı. “Spor, ilgi ve destek ‘cemaatleri’ oluşturmak sureti ile tikel yerel kimliklere sembolik bir değer kazandırır. Bu durum muhtemelen en fazla biçimde profesyonel futbol da göze çarpar…Yerel ve bölgesel kimliklerden başka toplumsal bakımdan en fazla göze çarpan özdeşleşme bir kültürel sembol olarak spor yoluyla inşa edilir ve sürdürülür. Bu spor ve milliyetçilik arasındaki bağlantıdır…Spor, ulusun ‘biz’ olarak inşa edilmesine olanak sağlayan bir formdur. Futbolda Avrupa kulüplerine karşı elde edilecek olan başarıların kendi icraatlarının da başarısı olarak gören Özal, bu alana özel bir önem atfetmiştir ve başarılarda 80’li yılların sonlarında kendisini göstermeye başlamıştır.
Hikayeyi Bağış Erten, Caner Eler ya da Can Öz çok daha derinlemesine anlatabilir size. Gözle görülür bir değişimden ya da gelişmeden söz edebilir miyiz bilmiyorum ama en azından kendilerini yalnız ya da azınlıkta hissedenler bir mecra bulmuş oldu ve hiç de zannettikleri kadar yalnız olmadıklarını anladılar. Stadyumların renkleri, taraftarların duygularını ve coşkularını ifade etme biçimidir. Maçın heyecanıyla birlikte, tribünlerdeki renk cümbüşü, birçok kişiyi büyüler ve o anın bir parçası olmaya davet eder. Taraftarlar, takımlarının her golünde, her zaferinde renklerini coşkuyla sallarlar ve bu sallantılar, tribünlerin bir dalgası gibi maç boyunca süregider.
Çünkü sokağın dilinin içerisinde cinselliği çağrıştıran küfürler, argo ifadeler sıkça yer almaktadır. Bu dil içerisinde yetişen çocukların, kendi tahayyül dünyalarını kurmalarında futbol gibi içerisinde çok sayıda göstergeyi taşıyan bir spor dalının büyük bir etkisi olmaktadır. Futbol, erkek egemen kimliğin kurulmasında, içinde taşıdığı erkeksi ögeler nedeniyle son derece önemlidir. Futbol, erkeklere kendilerine ait bir dünyanın kapılarını açmakta ve o dünya içerisinde daha özgür bir yaşam alanı yaratma fırsatını vermektedir. Tribünler aynı zamanda toplumsal kimliklerin ve bağların güçlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Bir futbol takımını desteklemek, bir kişinin kendisini bir topluluğun bir parçası olarak hissetmesini sağlar.
Dünyada ve Türkiye’de futbolun yaşadığı değişimler, nedenleri ve sonuçları çeşitli açılardan değerlendirmeye devam ediliyor. Sonra yaşlarında artık, babamlar stadın ‘daha kıdemli’ taraftarlarının olduğu yere giderken biz çocuklar, onların karşı tribününe gider, maç bittiğinde de buluşup eve dönerdik. Babam beni ilk maça, Sunderland-Southampton (1-1) karşılamasına götürdüğünde 6 yaşındaydım. O yıllarda maçın bitimine 15 dakika kala kapıları açarlardı ve siz de içeri girerdiniz, kimse de bir şey demezdi. Büyükbabamlar stadın hemen yakınında otururdu, kalabalığın sesi çoğu zaman çok cazip geldiği için defalarca son 15 dakika izlemeye gittim çocukken.